Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
Beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı:
Madde 75 – (Değişik: 6/6/1985 - 3222/8 md.)
İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.
İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar.
Madde 75 – (Değişik: 6/6/1985 - 3222/8 md.)
İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.
İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
16. Hukuk Dairesi 2007/5081 E., 2007/5494 K.
İTİRAZIN İPTALİ
MAL BEYANI
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu sanık Belma'nın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Kanun'la değişik 337/1. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair (İstanbul İkinci İcra Ceza Mahkemesi)'nin 01.02.2007 tarihli ve 2005/7991 Esas, 2007/301 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin (İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 19.06.2007 tarihli ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Örnek 49 no'lu ödeme emrinin borçlu sanığa 23.10.2004 tarihinde tebliği üzerine, son günün tatile rastlaması nedeniyle 01.11.2004 tarihinde vekili tarafından verilen dilekçe ile itirazda bulunulduğu, bilahare İstanbul Dördüncü Tüketici Mahkemesi'nin 2004-1970 Esas, 2005/1406 sayılı kararı ile itirazın iptaline karar verildiği, alacaklı vekili tarafından verilen 12.12.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile de anılan kararın tebliğini müteakip, borçlu tarafından İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesi gereğince süresi içinde yeniden mal beyanında bulunulmadığından bahisle şikayetçi olunduğunun anlaşılması karşısında, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu sanığın vekili tarafından süresi içerisinde mal beyanında bulunulduğu ve takibe karşı sadece faiz yönünden itiraz edilmesi üzerine, aynı Kanun'un 75. maddesinde belirtilen itirazın iptali kararının tebliğinden itibaren 3 gün içinde yeniden mal beyanında bulunmadığından bahisle cezalandırılmayacağı, ayrıca vekilin verdiği mal beyanı dilekçesinin yasal koşulları taşımaması halinde, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle, kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08.10.2007 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-130-6504-2007/50575 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 31.10.2007 tarih ve K.Y.B.2007/219685 sayılı tebliğnamesi ile istenilmiş olmakla,
Gereği görüşüldü:
Borçlu hakkında İstanbul Onikinci İcra Müdürlüğü'nün 2007/13554 sayılı dosyasıyla 19.373.252.286 TL bedelli borcundan dolayı yapılan takip nedeniyle tebliğ edilen ödeme emrine süresi içerisinde vekili tarafından 01.11.2004 havale tarihli mal bildiriminde bulunulduğu, aynı dilekçe ile "işlemiş ve takipten sonra işleyecek faiz oranına" itiraz edildiği, alacaklı vekili tarafından açılan davada İstanbul Dördüncü Tüketici Mahkemesi'nin 29.09.2005 tarih, 2004/1970 Esas ve 2005/1406 sayı ile istemin kısmen kabulü ile takibin 18.393.623.767 TL üzerinden 16.736.105.105 TL asıl alacağa %97.50 temerrüt faiz oranı ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak suretiyle devamına karar verildiği, alacaklı vekili 12.12.2005 tarihli dilekçesiyle borçlu sanığın itirazının iptaline karar verilmesine ve karar kendisine tebliğ edilmesine rağmen yasal süresi içinde İİK'nın 75. maddesi uyarınca mal beyanında bulunmadığından bahisle anılan Kanun'un 337/1. maddesi gereğince cezalandırılması talebinde bulunduğu, İstanbul İkinci İcra Mahkemesi'nce yürütülen yargılama sonunda 01.02.2007 tarih, 2005/7991 Esas ve 2007/301 sayı ile 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, karara itirazının İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2007 tarih ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararla reddedildiği anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29. maddesinin "e" bendinde, "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde "b" bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa, ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesinin 1. fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kafi veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur", aynı maddenin 2. fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar" hükümlerini içermektedir.
Somut olaya bakıldığında, borçlu vekili tarafından verilen mal beyanı dilekçesinde borca itiraz edilmediği, sadece işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiği, aynı dilekçe ile mal bildiriminde de bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda sözü edilen İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 29. maddesinin "e" bendinde faize itirazdan bahsedilmediği ve borçlunun vekili aracılığıyla verdiği dilekçede mal beyanı ile birlikte borcun sadece faizine itiraz edildiği dikkate alındığında, faize itirazının iptali kararından sonra mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kaldı ki, borçlunun vekili aracılığıyla verdiği mal beyanının İİK'nın 74. maddesine uygun değilse de, vekilin verdiği usulüne uygun olmayan mal beyanından dolayı asilin cezai sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetildiğinde, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Yargıtay C.Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname bu nedenle yerinde görüldüğünden, İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19.06.2007 gün ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararının (BOZULMASINA),
Bozma üzerine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden,
Mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı borçlu sanık Belma hakkında disiplin hapsi cezası tayinine yer olmadığına, hakkındaki cezanın çektirilmemesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İTİRAZIN İPTALİ
MAL BEYANI
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu sanık Belma'nın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Kanun'la değişik 337/1. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair (İstanbul İkinci İcra Ceza Mahkemesi)'nin 01.02.2007 tarihli ve 2005/7991 Esas, 2007/301 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin (İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 19.06.2007 tarihli ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Örnek 49 no'lu ödeme emrinin borçlu sanığa 23.10.2004 tarihinde tebliği üzerine, son günün tatile rastlaması nedeniyle 01.11.2004 tarihinde vekili tarafından verilen dilekçe ile itirazda bulunulduğu, bilahare İstanbul Dördüncü Tüketici Mahkemesi'nin 2004-1970 Esas, 2005/1406 sayılı kararı ile itirazın iptaline karar verildiği, alacaklı vekili tarafından verilen 12.12.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile de anılan kararın tebliğini müteakip, borçlu tarafından İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesi gereğince süresi içinde yeniden mal beyanında bulunulmadığından bahisle şikayetçi olunduğunun anlaşılması karşısında, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu sanığın vekili tarafından süresi içerisinde mal beyanında bulunulduğu ve takibe karşı sadece faiz yönünden itiraz edilmesi üzerine, aynı Kanun'un 75. maddesinde belirtilen itirazın iptali kararının tebliğinden itibaren 3 gün içinde yeniden mal beyanında bulunmadığından bahisle cezalandırılmayacağı, ayrıca vekilin verdiği mal beyanı dilekçesinin yasal koşulları taşımaması halinde, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle, kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08.10.2007 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-130-6504-2007/50575 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 31.10.2007 tarih ve K.Y.B.2007/219685 sayılı tebliğnamesi ile istenilmiş olmakla,
Gereği görüşüldü:
Borçlu hakkında İstanbul Onikinci İcra Müdürlüğü'nün 2007/13554 sayılı dosyasıyla 19.373.252.286 TL bedelli borcundan dolayı yapılan takip nedeniyle tebliğ edilen ödeme emrine süresi içerisinde vekili tarafından 01.11.2004 havale tarihli mal bildiriminde bulunulduğu, aynı dilekçe ile "işlemiş ve takipten sonra işleyecek faiz oranına" itiraz edildiği, alacaklı vekili tarafından açılan davada İstanbul Dördüncü Tüketici Mahkemesi'nin 29.09.2005 tarih, 2004/1970 Esas ve 2005/1406 sayı ile istemin kısmen kabulü ile takibin 18.393.623.767 TL üzerinden 16.736.105.105 TL asıl alacağa %97.50 temerrüt faiz oranı ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak suretiyle devamına karar verildiği, alacaklı vekili 12.12.2005 tarihli dilekçesiyle borçlu sanığın itirazının iptaline karar verilmesine ve karar kendisine tebliğ edilmesine rağmen yasal süresi içinde İİK'nın 75. maddesi uyarınca mal beyanında bulunmadığından bahisle anılan Kanun'un 337/1. maddesi gereğince cezalandırılması talebinde bulunduğu, İstanbul İkinci İcra Mahkemesi'nce yürütülen yargılama sonunda 01.02.2007 tarih, 2005/7991 Esas ve 2007/301 sayı ile 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, karara itirazının İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2007 tarih ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararla reddedildiği anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29. maddesinin "e" bendinde, "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde "b" bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa, ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesinin 1. fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kafi veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur", aynı maddenin 2. fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar" hükümlerini içermektedir.
Somut olaya bakıldığında, borçlu vekili tarafından verilen mal beyanı dilekçesinde borca itiraz edilmediği, sadece işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiği, aynı dilekçe ile mal bildiriminde de bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda sözü edilen İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 29. maddesinin "e" bendinde faize itirazdan bahsedilmediği ve borçlunun vekili aracılığıyla verdiği dilekçede mal beyanı ile birlikte borcun sadece faizine itiraz edildiği dikkate alındığında, faize itirazının iptali kararından sonra mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kaldı ki, borçlunun vekili aracılığıyla verdiği mal beyanının İİK'nın 74. maddesine uygun değilse de, vekilin verdiği usulüne uygun olmayan mal beyanından dolayı asilin cezai sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetildiğinde, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Yargıtay C.Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname bu nedenle yerinde görüldüğünden, İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19.06.2007 gün ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararının (BOZULMASINA),
Bozma üzerine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden,
Mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı borçlu sanık Belma hakkında disiplin hapsi cezası tayinine yer olmadığına, hakkındaki cezanın çektirilmemesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
16. Hukuk Dairesi 2007/1384 E., 2007/4598 K.
MAL BEYANINDA BULUNMAMA
SUÇUN UNSURLARINI BİLMEME
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu sanık İbrahim'in 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Kanunla değişik 337/1. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, (Kırşehir İcra Mahkemesi)'nin 31.10.2006 tarihli ve 2006/254-766 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, 5237 sayılı TCK'nın 5. maddesinde yer alan anılan Kanun'un genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar hakkında da uygulanacağı ilkesi uyarınca aynı Kanun'un 30/1. maddesi gereğince fiilin icrası sırasında suçun kanuni unsurlarını bilmeyen bir kimsenin kasten hareket etmiş kabul edilemeyeceği, buna göre ÎİK'nın 74. maddesindeki şekil şartlarının tamamını içermeyen mal beyanında bulunmayan sanığın, atılı suçtan hatası nedeniyle cezalandırılmasına karar vermenin hakkaniyete uygun düşmeyeceğinden bahisle sanığın beraatine ilişkin (Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 10.01.2007 tarihli ve 2007/3 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, 5252 sayılı TCK'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5560 sayılı Kanunla değiştirilen geçici 1. maddesi uyarınca, diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nın birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanacağı, mal beyanında bulunmamak suçunun şekli bir suç olup, 5237 sayılı Kanun'un 30. maddesinin olayda uygulama yerinin olmadığı cihetle, sanığın Kırşehir İcra Müdürlüğü'nün 2006/417 sayılı dosyasına verdiği 03.03.2006 tarihli mal beyanı dilekçesinde, yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını ve borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmediğinden söz konusu dilekçenin 2004 sayılı İİK'nın 74. maddesindeki zorunlu unsurları taşımaması sebebiyle usulüne uygun olmadığı, alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmediği ve borcun da Ödenmediğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin İİK'nın 337. maddesine göre suç teşkil edip, anılan maddede öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı gerekçesiyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08.03.2007 gün ve 12144 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay CBaşsavcılığı'nın 27.03.2007 gün ve K.Y.B.2007/50793 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
Gereği görüşüldü:
Borçlu İbrahim hakkında Kırşehir İcra Müdürlüğü'nün 2006/417 sayılı dosyası ile yapılan takipte, usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emrine süresinde verdiği tarihsiz mal beyanında "iki adet çekyat ve İki adet tek kişilik koltuk, bir adet buzdolabı, bir adet televizyon, bir adet elektrikli süpürge, bir adet altı kişilik masa ve sandalye ve sair ufak tefek şeyler" bulunduğunu belirttiği, müşteki vekili tarafından süresi içerisinde verilen 21.03.2006 havale tarihli şikayet dilekçesi ile borçlu hakkında mal beyanında bulunmamak fiilinden dolayı şikayette bulunulduğu, Kırşehir İcra Mahkemesi'nce yürütülen yargılama sonunda da 31.10.2006 tarih ve 2006/254-766 sayı ile mal beyanı dilekçesinin İİK'nın 74. maddesindeki zorunlu unsurları taşımaması sebebiyle usulüne uygun olmadığı ve alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmediği ve borcun da ödenmediği gerekçesiyle on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, borçlunun itirazı üzerine de Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nce 10.01.2007 tarih ve 2007/3 müteferrik sayı ile ve "... her ne kadar İİK'nın 74. maddesinde mal beyanının ne şekilde yapılması düzenlenmiş ise de, 5237 sayılı TCK'nın 5. maddesi uyarınca TCK'nın genel hükümleri Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar hakkında da uygulanacağı ilkesi uyarınca 5237 sayılı TCK'nın 30/1. maddesi uyarınca fiilin icrası sırasında suçun kanuni unsurlarını bilmeyen bir kimse kasten hareket etmiş kabul edilemeyecektir. Buna göre İİK'nın 74. maddesindeki şekil şartlarının tamamını içermeyen mal beyanında bulunan sanığın kasten mal beyanında bulunmamak suçunu işlediği kabul edilemeyeceğinden, sanığın atılı suçtan hatası nedeniyle cezalandırmasına karar vermek hakkaniyete uygun düşmeyeceği..." gerekçesiyle itirazın kabulüne, İcra Mahkemesİ'nin 31.10.2006 gün ve 2006/254-766 sayılı ilamının kaldırılmasına ve atılı suçtan beraatine karar verilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; "kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder." şeklinde yapılmış olup, disiplin hapsi ve hapsen tazyik yaptırımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. 8u nedenle de, duruşma açılarak yapılan bir yargılama sonunda verilmelerine karşılık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 353/1. maddesinde yasa yolu olarak itiraz yasa yolu öngörülmüştür. Anılan hükümler gözetildiğinde, gerek disiplin hapsi, gerekse hapsen tazyik yaptırımı tayin edilen kararlar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinde belirtilen "hüküm" niteliğinde değildirler. Bu nedenle de İcra ve İflas Kanunu'nda müeyyidesi disiplin hapsi ve tazyik hapsi olarak saptanan eylemler kabahat olarak kabul edilmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 9. maddesinde kabahatlerin, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebileceği öngörülmüştür.
Mahkeme kararrna gerekçe yapılan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Genel Hükümler" başlıklı Birinci Kitabının "Ceza Sorumluluğunun Esasları" başlıklı İkinci Kısmın "Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler" başlıklı İkinci Bölümün "Hata" başlıklı 30. maddesinin 1. fıkrasında, "Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki madde unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır." Yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesi "Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen İcra Dairesi'ne bildirmesidir." hükümlerini içermektedir.
Somut olayda borçlu sanığa çıkarılan ödeme emrinde, "... itiraz edilmediği ve borç Ödenmediği takdirde (10) gün içinde İcra İflas Kanunu'nun 74. maddesi gereğince, mal beyanında bulunmanız, itiraz edilip de reddedildiği takdirde İse, üç gün içinde İcra İflas Kanunu'nun 75. maddesi gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız, hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız ayrıca hapisle cezalandırılacağınız ihtar olunur." uyarısını taşıdığı gözlenmektedir. Borçluya çıkarılan ödeme emrinde mal beyanının İİK'nın 74. maddesine göre yapılması, hiç mal beyanında bulunulmaması ya da hakikate aykırı beyanda bulunulması halinde hapisle cezalandırılacağı ihtar edilmekte, fakat İİK'nın 74. maddesinde aranan unsurların neler olduğunun da belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında, mal beyanının İİK'nın 74. maddesinde sayılan unsurları içermesi aranmaktadır. Nitekim bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 27.09.2005 tarih, 17. H.D.-109/105 sayılı kararında, özetle "yasaya uygun bir mal bildiriminden söz edilebilmesi için, borçlunun bu beyanında; a) çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle, borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını, b) her türlü kazanç ve gelirlerini, c) yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını, d) borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olması gerekir." şeklinde değerlendirilmiştir. Ancak bütün bu açıklamalara rağmen, borçlu, bütün mallarını değil, borcun ferileri de dahil olmak üzere tamamını karşılayacak kadar mallarını bildirmesi de yeterli olarak kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Genel Hükümler" başlıklı Birinci Kitabının "Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı" başlıklı Birinci Kısmın "Temel İlkeler ve Tanımlar" başlıklı "Birinci Bölüm"ünün "Özel kanunlarla İlişki" başlıklı 5. maddesi, "bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." Hükmünü içermekte ve madde gerekçesinde bu konu, "Özel ceza kanunlarında ve ceza içeren kanunlarda suç tanımlarına yer verilmesinin yanı sıra, çoğu zaman örneğin teşebbüs, iştirak ve içtima gibi konularda da bu kanunla benimsenen ilkelerle çelişen hükümlere yer verilmektedir. Böylece, ceza kanununda benimsenen genel kurallara aykırı uygulamaların yolu açılmakta ve temel ilkeler dolanılmaktadır. Tüm bu sakıncaların önüne geçebilmek bakımından, ayrıca hukuk uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini sağlamak için; diğer kanunlarda sadece özel suç tanımlarına yer verilmesi ve bu suçlarla ilgili yaptırımların belirlenmesi ile yetinilmelidir. Buna karşılık, suç ve yaptırımlarla ilgili olarak bu kanunda belirlenen genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uygulanmasının temin edilmesi gerekmektedir. Aksi yöndeki düzenlemelerin hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturması nedeniyle Hükümet tasarısındaki madde metni değiştirilmiştir." şeklinde açıklanmıştır.
Ancak, ilgili kanunlarda TCK'nın sistemine uygun gerekli değişiklikleri hemen gerçekleştirme imkanının olmaması nedeniyle bu hükmün ülkemiz hukuk uygulamasında ortaya çıkarabileceği sonuçlardan duyulan kaygı nedeniyle ve söz konusu değişiklikler yapılıncaya kadar uygulamada herhangi bir boşluğun doğmaması bakımından 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle eklenen geçici madde 1 hükmüne göre, "Diğer Kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır." biçiminde getirilen düzenleme ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5. maddesi ile öngörülen bu kanunun genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı hükmü 31 Aralık 2008 tarihine kadar ertelenmiştir.
Açıklamalar çerçevesinde yeniden somut olaya dönüldüğünde, borçluya çıkarılan Ödeme emrinde mal beyanının nasıl olması gerektiğini düzenleyen İİK'nın 74. maddesindeki unsurların belirtilmemesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5. ve 30/1. maddelerindeki düzenleme karşısında bir eksiklik olarak kabul edilebilir ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5. maddesinin 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle eklenen geçici madde 1 hükmü ile en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağının hüküm altına alınması karşısında, suçun kanuni unsurlarının açıklanmaması nedeniyle İİK'nın 74. maddesindeki unsurları içermeyen ödeme emrinden dolayı suçun kanuni unsurlarını bilmediğini kabul etmek mümkün değildir. İtirazın reddi yerine açıklanan nedenlerle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10.01.2007 tarih ve 2007/3 müteferrik sayılı kararının hükümlü aleyhine sonuç doğurmayacak biçimde (BOZULMASINA), "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle borçlu sanığın bozma kapsamı doğrultusunda yeniden yargılanmasının gerekmediğine, dosyanın mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
MAL BEYANINDA BULUNMAMA
SUÇUN UNSURLARINI BİLMEME
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu sanık İbrahim'in 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Kanunla değişik 337/1. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, (Kırşehir İcra Mahkemesi)'nin 31.10.2006 tarihli ve 2006/254-766 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına, 5237 sayılı TCK'nın 5. maddesinde yer alan anılan Kanun'un genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar hakkında da uygulanacağı ilkesi uyarınca aynı Kanun'un 30/1. maddesi gereğince fiilin icrası sırasında suçun kanuni unsurlarını bilmeyen bir kimsenin kasten hareket etmiş kabul edilemeyeceği, buna göre ÎİK'nın 74. maddesindeki şekil şartlarının tamamını içermeyen mal beyanında bulunmayan sanığın, atılı suçtan hatası nedeniyle cezalandırılmasına karar vermenin hakkaniyete uygun düşmeyeceğinden bahisle sanığın beraatine ilişkin (Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 10.01.2007 tarihli ve 2007/3 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, 5252 sayılı TCK'nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5560 sayılı Kanunla değiştirilen geçici 1. maddesi uyarınca, diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nın birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanacağı, mal beyanında bulunmamak suçunun şekli bir suç olup, 5237 sayılı Kanun'un 30. maddesinin olayda uygulama yerinin olmadığı cihetle, sanığın Kırşehir İcra Müdürlüğü'nün 2006/417 sayılı dosyasına verdiği 03.03.2006 tarihli mal beyanı dilekçesinde, yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını ve borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmediğinden söz konusu dilekçenin 2004 sayılı İİK'nın 74. maddesindeki zorunlu unsurları taşımaması sebebiyle usulüne uygun olmadığı, alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmediği ve borcun da Ödenmediğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin İİK'nın 337. maddesine göre suç teşkil edip, anılan maddede öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı gerekçesiyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08.03.2007 gün ve 12144 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay CBaşsavcılığı'nın 27.03.2007 gün ve K.Y.B.2007/50793 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
Gereği görüşüldü:
Borçlu İbrahim hakkında Kırşehir İcra Müdürlüğü'nün 2006/417 sayılı dosyası ile yapılan takipte, usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emrine süresinde verdiği tarihsiz mal beyanında "iki adet çekyat ve İki adet tek kişilik koltuk, bir adet buzdolabı, bir adet televizyon, bir adet elektrikli süpürge, bir adet altı kişilik masa ve sandalye ve sair ufak tefek şeyler" bulunduğunu belirttiği, müşteki vekili tarafından süresi içerisinde verilen 21.03.2006 havale tarihli şikayet dilekçesi ile borçlu hakkında mal beyanında bulunmamak fiilinden dolayı şikayette bulunulduğu, Kırşehir İcra Mahkemesi'nce yürütülen yargılama sonunda da 31.10.2006 tarih ve 2006/254-766 sayı ile mal beyanı dilekçesinin İİK'nın 74. maddesindeki zorunlu unsurları taşımaması sebebiyle usulüne uygun olmadığı ve alacaklının alacağını karşılayacak miktarda malın haczedilmediği ve borcun da ödenmediği gerekçesiyle on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, borçlunun itirazı üzerine de Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nce 10.01.2007 tarih ve 2007/3 müteferrik sayı ile ve "... her ne kadar İİK'nın 74. maddesinde mal beyanının ne şekilde yapılması düzenlenmiş ise de, 5237 sayılı TCK'nın 5. maddesi uyarınca TCK'nın genel hükümleri Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar hakkında da uygulanacağı ilkesi uyarınca 5237 sayılı TCK'nın 30/1. maddesi uyarınca fiilin icrası sırasında suçun kanuni unsurlarını bilmeyen bir kimse kasten hareket etmiş kabul edilemeyecektir. Buna göre İİK'nın 74. maddesindeki şekil şartlarının tamamını içermeyen mal beyanında bulunan sanığın kasten mal beyanında bulunmamak suçunu işlediği kabul edilemeyeceğinden, sanığın atılı suçtan hatası nedeniyle cezalandırmasına karar vermek hakkaniyete uygun düşmeyeceği..." gerekçesiyle itirazın kabulüne, İcra Mahkemesİ'nin 31.10.2006 gün ve 2006/254-766 sayılı ilamının kaldırılmasına ve atılı suçtan beraatine karar verilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; "kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilemeyen hapsi ifade eder." şeklinde yapılmış olup, disiplin hapsi ve hapsen tazyik yaptırımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir. 8u nedenle de, duruşma açılarak yapılan bir yargılama sonunda verilmelerine karşılık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 353/1. maddesinde yasa yolu olarak itiraz yasa yolu öngörülmüştür. Anılan hükümler gözetildiğinde, gerek disiplin hapsi, gerekse hapsen tazyik yaptırımı tayin edilen kararlar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinde belirtilen "hüküm" niteliğinde değildirler. Bu nedenle de İcra ve İflas Kanunu'nda müeyyidesi disiplin hapsi ve tazyik hapsi olarak saptanan eylemler kabahat olarak kabul edilmektedir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 9. maddesinde kabahatlerin, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten hem de taksirle işlenebileceği öngörülmüştür.
Mahkeme kararrna gerekçe yapılan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Genel Hükümler" başlıklı Birinci Kitabının "Ceza Sorumluluğunun Esasları" başlıklı İkinci Kısmın "Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler" başlıklı İkinci Bölümün "Hata" başlıklı 30. maddesinin 1. fıkrasında, "Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki madde unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır." Yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesi "Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen İcra Dairesi'ne bildirmesidir." hükümlerini içermektedir.
Somut olayda borçlu sanığa çıkarılan ödeme emrinde, "... itiraz edilmediği ve borç Ödenmediği takdirde (10) gün içinde İcra İflas Kanunu'nun 74. maddesi gereğince, mal beyanında bulunmanız, itiraz edilip de reddedildiği takdirde İse, üç gün içinde İcra İflas Kanunu'nun 75. maddesi gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız, hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız ayrıca hapisle cezalandırılacağınız ihtar olunur." uyarısını taşıdığı gözlenmektedir. Borçluya çıkarılan ödeme emrinde mal beyanının İİK'nın 74. maddesine göre yapılması, hiç mal beyanında bulunulmaması ya da hakikate aykırı beyanda bulunulması halinde hapisle cezalandırılacağı ihtar edilmekte, fakat İİK'nın 74. maddesinde aranan unsurların neler olduğunun da belirtilmediği anlaşılmaktadır.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında, mal beyanının İİK'nın 74. maddesinde sayılan unsurları içermesi aranmaktadır. Nitekim bu husus Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 27.09.2005 tarih, 17. H.D.-109/105 sayılı kararında, özetle "yasaya uygun bir mal bildiriminden söz edilebilmesi için, borçlunun bu beyanında; a) çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle, borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını, b) her türlü kazanç ve gelirlerini, c) yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını, d) borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olması gerekir." şeklinde değerlendirilmiştir. Ancak bütün bu açıklamalara rağmen, borçlu, bütün mallarını değil, borcun ferileri de dahil olmak üzere tamamını karşılayacak kadar mallarını bildirmesi de yeterli olarak kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Genel Hükümler" başlıklı Birinci Kitabının "Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı" başlıklı Birinci Kısmın "Temel İlkeler ve Tanımlar" başlıklı "Birinci Bölüm"ünün "Özel kanunlarla İlişki" başlıklı 5. maddesi, "bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." Hükmünü içermekte ve madde gerekçesinde bu konu, "Özel ceza kanunlarında ve ceza içeren kanunlarda suç tanımlarına yer verilmesinin yanı sıra, çoğu zaman örneğin teşebbüs, iştirak ve içtima gibi konularda da bu kanunla benimsenen ilkelerle çelişen hükümlere yer verilmektedir. Böylece, ceza kanununda benimsenen genel kurallara aykırı uygulamaların yolu açılmakta ve temel ilkeler dolanılmaktadır. Tüm bu sakıncaların önüne geçebilmek bakımından, ayrıca hukuk uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini sağlamak için; diğer kanunlarda sadece özel suç tanımlarına yer verilmesi ve bu suçlarla ilgili yaptırımların belirlenmesi ile yetinilmelidir. Buna karşılık, suç ve yaptırımlarla ilgili olarak bu kanunda belirlenen genel ilkelerin, özel kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uygulanmasının temin edilmesi gerekmektedir. Aksi yöndeki düzenlemelerin hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturması nedeniyle Hükümet tasarısındaki madde metni değiştirilmiştir." şeklinde açıklanmıştır.
Ancak, ilgili kanunlarda TCK'nın sistemine uygun gerekli değişiklikleri hemen gerçekleştirme imkanının olmaması nedeniyle bu hükmün ülkemiz hukuk uygulamasında ortaya çıkarabileceği sonuçlardan duyulan kaygı nedeniyle ve söz konusu değişiklikler yapılıncaya kadar uygulamada herhangi bir boşluğun doğmaması bakımından 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle eklenen geçici madde 1 hükmüne göre, "Diğer Kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır." biçiminde getirilen düzenleme ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5. maddesi ile öngörülen bu kanunun genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı hükmü 31 Aralık 2008 tarihine kadar ertelenmiştir.
Açıklamalar çerçevesinde yeniden somut olaya dönüldüğünde, borçluya çıkarılan Ödeme emrinde mal beyanının nasıl olması gerektiğini düzenleyen İİK'nın 74. maddesindeki unsurların belirtilmemesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5. ve 30/1. maddelerindeki düzenleme karşısında bir eksiklik olarak kabul edilebilir ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5. maddesinin 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a 06.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle eklenen geçici madde 1 hükmü ile en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağının hüküm altına alınması karşısında, suçun kanuni unsurlarının açıklanmaması nedeniyle İİK'nın 74. maddesindeki unsurları içermeyen ödeme emrinden dolayı suçun kanuni unsurlarını bilmediğini kabul etmek mümkün değildir. İtirazın reddi yerine açıklanan nedenlerle kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10.01.2007 tarih ve 2007/3 müteferrik sayılı kararının hükümlü aleyhine sonuç doğurmayacak biçimde (BOZULMASINA), "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle borçlu sanığın bozma kapsamı doğrultusunda yeniden yargılanmasının gerekmediğine, dosyanın mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.11.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
16. Hukuk Dairesi 2007/505 E., 2007/461 K.
KANUN YARARINA BOZMA
MAL BEYANINDA BULUNMAMAK
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Ş……. hakkında yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine dair, Torbalı İcra Mahkemesinin 5.7.2006 tarihli ve 2006/404-318 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile sanığın İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.08.2006 tarihli ve 2006/420 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre borçlu-sanık Ş……. Ö…….'e ilamsız takiplerde kullanılan örnek 7 nolu ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde tebliğini müteakip, süresi içerisinde 3.5.2006 tarihinde borçlu vekilince borca itiraz edildiği anlaşılmakla; mal beyanında bulunma yükümlülüğü ortadan kalkmış olacağından suçun oluşmayacağı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 12.1.2007 gün ve 1535 sayılı kanun yararına bozma taleplerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve K.Y.B.2007/11330 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına ve ekindeki Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre, borçlu sanık Şaziye Öncül hakkında yapılan ilamsız icra takibine uygun olarak çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde borçluya tebliği üzerine borçlu vekilince süresi içerisinde 3.5.2006 gününde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29.maddesinin (e) bendinde "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde, (b) bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesinin 1.fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." Aynı maddenin 2.fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar." hükümlerini içermektedir.
Bu duruma göre borçlu vekilince 3.5.2006 tarihinde borca itiraz edilmesi karşısında, mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesi uyarınca itirazın iptaline veya kesin ya da geçici surette kaldırılmasına ilişkin kararın kendisine tebliğinden (karar borçlunun vicahında verilmiş ise tefhiminden) itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde itirazın kabulüyle borçlu sanığın 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğnamede yerinde görülmekle İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 7.8.2006 gün ve 2006/420 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık Ş…….. Ö……..'ün mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı BERAATİNE, hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KANUN YARARINA BOZMA
MAL BEYANINDA BULUNMAMAK
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Ş……. hakkında yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine dair, Torbalı İcra Mahkemesinin 5.7.2006 tarihli ve 2006/404-318 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile sanığın İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.08.2006 tarihli ve 2006/420 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre borçlu-sanık Ş……. Ö…….'e ilamsız takiplerde kullanılan örnek 7 nolu ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde tebliğini müteakip, süresi içerisinde 3.5.2006 tarihinde borçlu vekilince borca itiraz edildiği anlaşılmakla; mal beyanında bulunma yükümlülüğü ortadan kalkmış olacağından suçun oluşmayacağı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 12.1.2007 gün ve 1535 sayılı kanun yararına bozma taleplerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve K.Y.B.2007/11330 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına ve ekindeki Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre, borçlu sanık Şaziye Öncül hakkında yapılan ilamsız icra takibine uygun olarak çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde borçluya tebliği üzerine borçlu vekilince süresi içerisinde 3.5.2006 gününde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29.maddesinin (e) bendinde "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde, (b) bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesinin 1.fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." Aynı maddenin 2.fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar." hükümlerini içermektedir.
Bu duruma göre borçlu vekilince 3.5.2006 tarihinde borca itiraz edilmesi karşısında, mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesi uyarınca itirazın iptaline veya kesin ya da geçici surette kaldırılmasına ilişkin kararın kendisine tebliğinden (karar borçlunun vicahında verilmiş ise tefhiminden) itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde itirazın kabulüyle borçlu sanığın 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğnamede yerinde görülmekle İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 7.8.2006 gün ve 2006/420 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık Ş…….. Ö……..'ün mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı BERAATİNE, hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/1252
KARAR NO : 2007/1095
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Y...'nin 5358 sayılı Kanun'la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Babaeski İcra Mahkemesinin 13.10.2006 tarihli ve 2006/169-154 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Kırıklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 21.11.2006 tarihli ve 2006/822 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 75/1.maddesinde "İtirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur" hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre, sanık Y... vekili tarafından süresi içerisinde borca itirazda bulunduğu, bu sebeple itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmeden mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01.03.2007 gün ve 10926 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 14.03.2007 gün ve K.Y.B.2007/46016 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamından, borçlu sanık hakkında Babaeski İcra Müdürlüğünün 2006/899 esas sayılı dosyası ile takibe geçildiği, 17.08.2006 tarihinde ödemem emrinin bizzat sanığa tebliğ edildiği, 21.08.2006 tarihinde borçlu sanığın itirazı üzerine Babaeski İcra Hukuk Mahkemesine 2006/51 esas numarasıyla dava açıldığı anlaşımaktadır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29.maddesinin "e" bendinde, "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde, "b" bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesinin 1.fıkrasına göre de "itirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." Aynı maddedin 2.fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar." hükümlerini içermektedir. Bu duruma göre, borçlu tarafından 21.08.2006 tarihinde borca itiraz edilmesi karşısında mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, dolayısıyla isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığı, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesi uyarınca itirazın iptaline veya kesin yada geçici surette kaldırılmasına ilişkin kararın kendisine tebliğinden (karar borçlunun vicahında verilmiş ise tefhimden) itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunduğu, bu çerçevede borçlu sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasının hatalı olduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 21.11.2006 gün ve 2006/822 Müteferrik sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık Y...nin mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı BERAATİNE, hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 03.04.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
ESAS NO : 2007/1252
KARAR NO : 2007/1095
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Y...'nin 5358 sayılı Kanun'la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Babaeski İcra Mahkemesinin 13.10.2006 tarihli ve 2006/169-154 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Kırıklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 21.11.2006 tarihli ve 2006/822 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 75/1.maddesinde "İtirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur" hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre, sanık Y... vekili tarafından süresi içerisinde borca itirazda bulunduğu, bu sebeple itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmeden mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01.03.2007 gün ve 10926 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 14.03.2007 gün ve K.Y.B.2007/46016 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamından, borçlu sanık hakkında Babaeski İcra Müdürlüğünün 2006/899 esas sayılı dosyası ile takibe geçildiği, 17.08.2006 tarihinde ödemem emrinin bizzat sanığa tebliğ edildiği, 21.08.2006 tarihinde borçlu sanığın itirazı üzerine Babaeski İcra Hukuk Mahkemesine 2006/51 esas numarasıyla dava açıldığı anlaşımaktadır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29.maddesinin "e" bendinde, "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde, "b" bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesinin 1.fıkrasına göre de "itirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." Aynı maddedin 2.fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar." hükümlerini içermektedir. Bu duruma göre, borçlu tarafından 21.08.2006 tarihinde borca itiraz edilmesi karşısında mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, dolayısıyla isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığı, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesi uyarınca itirazın iptaline veya kesin yada geçici surette kaldırılmasına ilişkin kararın kendisine tebliğinden (karar borçlunun vicahında verilmiş ise tefhimden) itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunduğu, bu çerçevede borçlu sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken on gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasının hatalı olduğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinin 21.11.2006 gün ve 2006/822 Müteferrik sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık Y...nin mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı BERAATİNE, hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 03.04.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/505
KARAR NO : 2007/461
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık ...Öncül hakkında yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine dair, Torbalı İcra Mahkemesinin 5.7.2006 tarihli ve 2006/404-318 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile sanığın İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.08.2006 tarihli ve 2006/420 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre borçlu-sanık ...Öncül'e ilamsız takiplerde kullanılan örnek 7 nolu ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde tebliğini müteakip, süresi içerisinde 3.5.2006 tarihinde borçlu vekilince borca itiraz edildiği anlaşılmakla; mal beyanında bulunma yükümlülüğü ortadan kalkmış olacağından suçun oluşmayacağı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 12.1.2007 gün ve 1535 sayılı kanun yararına bozma taleplerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve K.Y.B.2007/11330 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına ve ekindeki Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre, borçlu sanık ...Öncül hakkında yapılan ilamsız icra takibine uygun olarak çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde borçluya tebliği üzerine borçlu vekilince süresi içerisinde 3.5.2006 gününde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29.maddesinin (e) bendinde "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde, (b) bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesinin 1.fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." Aynı maddenin 2.fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar." hükümlerini içermektedir. Bu duruma göre borçluvekilince 3.5.2006 tarihinde borca itiraz edilmesi karşısında, mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesi uyarınca itirazın iptaline veya kesin ya da geçici surette kaldırılmasına ilişkin kararın kendisine tebliğinden (karar borçlunun vicahında verilmiş ise tefhiminden) itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde itirazın kabulüyle borçlu sanığın 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğnamede yerinde görülmekle İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 7.8.2006 gün ve 2006/420 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık ...Öncül'ün mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı BERAATİNE, hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
ESAS NO : 2007/505
KARAR NO : 2007/461
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık ...Öncül hakkında yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine dair, Torbalı İcra Mahkemesinin 5.7.2006 tarihli ve 2006/404-318 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile sanığın İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1.maddesi uyarınca 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.08.2006 tarihli ve 2006/420 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre borçlu-sanık ...Öncül'e ilamsız takiplerde kullanılan örnek 7 nolu ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde tebliğini müteakip, süresi içerisinde 3.5.2006 tarihinde borçlu vekilince borca itiraz edildiği anlaşılmakla; mal beyanında bulunma yükümlülüğü ortadan kalkmış olacağından suçun oluşmayacağı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 12.1.2007 gün ve 1535 sayılı kanun yararına bozma taleplerine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve K.Y.B.2007/11330 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına ve ekindeki Torbalı İcra Müdürlüğünün 2006/468 sayılı takip dosyasına göre, borçlu sanık ...Öncül hakkında yapılan ilamsız icra takibine uygun olarak çıkarılan örnek 7 ödeme emrinin 28.4.2006 tarihinde borçluya tebliği üzerine borçlu vekilince süresi içerisinde 3.5.2006 gününde borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29.maddesinin (e) bendinde "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde, (b) bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74.maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesinin 1.fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." Aynı maddenin 2.fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar." hükümlerini içermektedir. Bu duruma göre borçluvekilince 3.5.2006 tarihinde borca itiraz edilmesi karşısında, mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmadığı, ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 75.maddesi uyarınca itirazın iptaline veya kesin ya da geçici surette kaldırılmasına ilişkin kararın kendisine tebliğinden (karar borçlunun vicahında verilmiş ise tefhiminden) itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunduğu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde itirazın kabulüyle borçlu sanığın 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğnamede yerinde görülmekle İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 7.8.2006 gün ve 2006/420 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nun 309.maddesi gereğince BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu sanık ...Öncül'ün mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı BERAATİNE, hükmolunan cezanın çektirilmemesine, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/7062
KARAR NO : 2008/6743
Mal beyanında bulunmamak suçundan borçlu ...Yurtsever'in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair Kemer/Antalya İcra Mahkemesinin 21/05/2007 tarihli ve 2007/126 esas, 2007/173 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/06/2007 tarihli ve 2007/605-605 değisik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına gore, Kemer/Antalya İcra Mahkemesince suç tarihi 22/08/2005 olarak kabul edilip, sanığın icra emrinin tebliğine rağmen mal beyanında bulunmadığından bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanık vekili tarafından borca ve takibe itiraz edilmesi üzerine, alacaklı vekili tarafından açılan itirazin iptali davasının kabulü sonucunda itirazin iptaline karar verilmesini müteakip, sanık vekili tarafindan süresi içerisinde icra müdürlüğüne mal beyanında bulunulduğu anlaşılmakla,
1- Mahkemenin kabulü doğrultusunda suç tarihinin 22/08/2005 olduğu kabul edilirse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 347. maddesinde yer alan "Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer." şeklindeki düzenleme karşısında, suçun işlendiği 22/08/2005 tarihi ile şikayet dilekçesinin verildiği 20/02/2007 tarihi arasında anılan madde de belirtilen sürelerin gerçekleşmiş bulunduğu gozetilmeden, şikayet hakkının düşürülmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Sanık vekilince verilmiş bulunan mal beyanı dilekçesinin, İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesindeki koşulları taşımaması halinde ise, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulamayacağının gözetilmemesinde,
İsabet görülmemekle, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.07.2008 gün ve 39276 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 04.08.2008 gün ve 2008/157458 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; borçlu hakkında Kemer İcra Müdürlüğünün 2005/1546 esas no’su ile başlatılan 6.622,04.YTL. bedelli icra takip dosyasında ödeme emrinin 13.08.2005 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesini takiben borçlu vekilinin Antalya 6. İcra Müdürlüğünün 18.08.2005 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine 22.8.2005 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından 22.11.2005 tarihli dava dilekçesi ile Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan itirazın iptali davasının 10.10.2006 tarihinde 2005/667 esas ve 2006/468 sayı ile kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, kararın borçlu vekiline 09.01.2007 tarihinde tebliğ edilmesine karşın borçluya tebliğ edildiğine dair bir kayda rastlanmadığı, borçlu vekilinin aynı gün (09.01.2007) mal beyanında bulunduğu, müşteki vekilinin 20.02.2007 havale tarihli dilekçe ile borçlu hakkında süresinde usulüne uygun mal beyanında bulunmadığı iddiasıyla Kemer İcra Mahkemesine şikayette bulunduğu, yargılama sonunda 21.05.2007 tarihinde borçlunun 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair verilen karara karşı yapılan itiraz üzerine mercii Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2007 gün ve 2007/605-605 sayı ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
1- Borçlunun borca itirazı nedeniyle alacaklı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasında verilen karar 09.01.2007 tarihinde borçlu vekiline (borçluya tebliğine dair kayda rastlanmamıştır.) tebliği üzerine aynı gün borçlu vekilince mal beyanında bulunulduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesinin birinci fıkrasındaki "itirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." hükmü dikkate alındığında, tebliğnamenin (1) numarası altında yapılan şikayetin süresinde yapılmadığı iddiası doğru değildir. İtirazın iptali davasına ilişkin karar borçlu asile tebliğ edilmediği gibi, vekiline yapılan tebligattan haberdar olduğu kabul edildiği takdirde dahi şikayetin süresi içerisinde yapılmadığından söz edilemez.
2- Ancak; borçlu hakkında başlatılan Kemer İcra Müdürlüğünün 2005/1546 esas sayılı dosyasında 09.01.2007 tarihli mal beyanında bulunanın borçlunun vekili olması karşısında, vekilin beyanından dolayı asilin sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin, borçlunun cezalandırılmasına yönelik karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle Antalya 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2007 gün ve 2007/605-605 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı borçlu ...Yurtsever hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
ESAS NO : 2008/7062
KARAR NO : 2008/6743
Mal beyanında bulunmamak suçundan borçlu ...Yurtsever'in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair Kemer/Antalya İcra Mahkemesinin 21/05/2007 tarihli ve 2007/126 esas, 2007/173 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/06/2007 tarihli ve 2007/605-605 değisik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına gore, Kemer/Antalya İcra Mahkemesince suç tarihi 22/08/2005 olarak kabul edilip, sanığın icra emrinin tebliğine rağmen mal beyanında bulunmadığından bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, sanık vekili tarafından borca ve takibe itiraz edilmesi üzerine, alacaklı vekili tarafından açılan itirazin iptali davasının kabulü sonucunda itirazin iptaline karar verilmesini müteakip, sanık vekili tarafindan süresi içerisinde icra müdürlüğüne mal beyanında bulunulduğu anlaşılmakla,
1- Mahkemenin kabulü doğrultusunda suç tarihinin 22/08/2005 olduğu kabul edilirse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 347. maddesinde yer alan "Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikayet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer." şeklindeki düzenleme karşısında, suçun işlendiği 22/08/2005 tarihi ile şikayet dilekçesinin verildiği 20/02/2007 tarihi arasında anılan madde de belirtilen sürelerin gerçekleşmiş bulunduğu gozetilmeden, şikayet hakkının düşürülmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Sanık vekilince verilmiş bulunan mal beyanı dilekçesinin, İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesindeki koşulları taşımaması halinde ise, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulamayacağının gözetilmemesinde,
İsabet görülmemekle, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.07.2008 gün ve 39276 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 04.08.2008 gün ve 2008/157458 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; borçlu hakkında Kemer İcra Müdürlüğünün 2005/1546 esas no’su ile başlatılan 6.622,04.YTL. bedelli icra takip dosyasında ödeme emrinin 13.08.2005 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesini takiben borçlu vekilinin Antalya 6. İcra Müdürlüğünün 18.08.2005 havale tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine 22.8.2005 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından 22.11.2005 tarihli dava dilekçesi ile Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan itirazın iptali davasının 10.10.2006 tarihinde 2005/667 esas ve 2006/468 sayı ile kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, kararın borçlu vekiline 09.01.2007 tarihinde tebliğ edilmesine karşın borçluya tebliğ edildiğine dair bir kayda rastlanmadığı, borçlu vekilinin aynı gün (09.01.2007) mal beyanında bulunduğu, müşteki vekilinin 20.02.2007 havale tarihli dilekçe ile borçlu hakkında süresinde usulüne uygun mal beyanında bulunmadığı iddiasıyla Kemer İcra Mahkemesine şikayette bulunduğu, yargılama sonunda 21.05.2007 tarihinde borçlunun 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair verilen karara karşı yapılan itiraz üzerine mercii Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2007 gün ve 2007/605-605 sayı ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
1- Borçlunun borca itirazı nedeniyle alacaklı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasında verilen karar 09.01.2007 tarihinde borçlu vekiline (borçluya tebliğine dair kayda rastlanmamıştır.) tebliği üzerine aynı gün borçlu vekilince mal beyanında bulunulduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesinin birinci fıkrasındaki "itirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur." hükmü dikkate alındığında, tebliğnamenin (1) numarası altında yapılan şikayetin süresinde yapılmadığı iddiası doğru değildir. İtirazın iptali davasına ilişkin karar borçlu asile tebliğ edilmediği gibi, vekiline yapılan tebligattan haberdar olduğu kabul edildiği takdirde dahi şikayetin süresi içerisinde yapılmadığından söz edilemez.
2- Ancak; borçlu hakkında başlatılan Kemer İcra Müdürlüğünün 2005/1546 esas sayılı dosyasında 09.01.2007 tarihli mal beyanında bulunanın borçlunun vekili olması karşısında, vekilin beyanından dolayı asilin sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin, borçlunun cezalandırılmasına yönelik karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname kısmen yerinde görülmekle Antalya 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 13.06.2007 gün ve 2007/605-605 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı borçlu ...Yurtsever hakkında disiplin cezası verilmesine yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/4897
KARAR NO : 2008/4714
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık ...Şahin’in 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Devrek İcra Mahkemesinin 25/06/2007 tarihli 2007/410-620 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile müştekinin şikâyet hakkının düşürülmesine dair, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2008 tarihli 2007/771 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Devrek İcra Müdürlüğünün 2006/878 sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla başlatılan takipte, ödeme emrini 21.04.2006 tarihinde tebellüğ eden borçlu sanık ...Şahin'in mal beyanında bulunmadığı, ancak alacaklı müşteki vekilinin 27.04.2007 havale tarihli dilekçe ile mal beyanında bulunmama suçundan şikâyetinin üç aylık yasal süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sanık ...Şahin'in ödeme emrinin tebliğinden sonra süresinde borca ve imzaya itiraz ettiği, Devrek İcra Hukuk Mahkemesinin 05/02/2007 tarihli, 2006/75 esas, 2007/11 sayılı kararla itirazın reddedildiği, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesindeki, itirazının iptaline veya kat’i veya muvakkat suretle kaldırılmasına karar verilen borçlunun, bu kararın kendisine tefhim ya da tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmasının gerektiği şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın tefhimden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmadığı, müşteki vekilinin de şikayet hakkının üç günlük sürenin bitmesiyle başladığı cihetle, şikâyetin süresinde yapıldığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 17.04.2008 gün ve 2008/22542 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 02.05.2008 gün ve K.Y.B.2008/95353 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmekle,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; borçlu hakkında Devrek İcra Müdürlüğünün 2006/878 esas sayılı takip dosyasında, borçlunun süresinde 24.04.2006 tarihinde Devrek İcra Hukuk Mahkemesine imzaya itirazda bulunduğu,yapılan yargılama sonucunda 05.02.2007 tarihinde davanın reddine karar verilmesi üzerine, müşteki vekilince 22.04.2007 tarihinde borçlu hakkında mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı şikayette bulunduğu, anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesindeki, itirazının iptaline veya kat’i veya muvakkat suretle kaldırılmasına karar verilen borçlunun, bu kararın kendisine tefhim ya da tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmasının gerektiği şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın tefhimden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmadığı, müşteki vekilinin de şikayet hakkının üç günlük sürenin bitmesiyle başlayacağı dikkate alındığında, şikayetin süresinde olduğu gözetilmeksizin itirazın reddi yerine yazılı şekilde itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle Zonguldak 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.01.2008 tarih ve 2008/771 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
ESAS NO : 2008/4897
KARAR NO : 2008/4714
Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık ...Şahin’in 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Devrek İcra Mahkemesinin 25/06/2007 tarihli 2007/410-620 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile müştekinin şikâyet hakkının düşürülmesine dair, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2008 tarihli 2007/771 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Devrek İcra Müdürlüğünün 2006/878 sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla başlatılan takipte, ödeme emrini 21.04.2006 tarihinde tebellüğ eden borçlu sanık ...Şahin'in mal beyanında bulunmadığı, ancak alacaklı müşteki vekilinin 27.04.2007 havale tarihli dilekçe ile mal beyanında bulunmama suçundan şikâyetinin üç aylık yasal süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sanık ...Şahin'in ödeme emrinin tebliğinden sonra süresinde borca ve imzaya itiraz ettiği, Devrek İcra Hukuk Mahkemesinin 05/02/2007 tarihli, 2006/75 esas, 2007/11 sayılı kararla itirazın reddedildiği, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesindeki, itirazının iptaline veya kat’i veya muvakkat suretle kaldırılmasına karar verilen borçlunun, bu kararın kendisine tefhim ya da tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmasının gerektiği şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın tefhimden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmadığı, müşteki vekilinin de şikayet hakkının üç günlük sürenin bitmesiyle başladığı cihetle, şikâyetin süresinde yapıldığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 17.04.2008 gün ve 2008/22542 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının 02.05.2008 gün ve K.Y.B.2008/95353 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmekle,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; borçlu hakkında Devrek İcra Müdürlüğünün 2006/878 esas sayılı takip dosyasında, borçlunun süresinde 24.04.2006 tarihinde Devrek İcra Hukuk Mahkemesine imzaya itirazda bulunduğu,yapılan yargılama sonucunda 05.02.2007 tarihinde davanın reddine karar verilmesi üzerine, müşteki vekilince 22.04.2007 tarihinde borçlu hakkında mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı şikayette bulunduğu, anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesindeki, itirazının iptaline veya kat’i veya muvakkat suretle kaldırılmasına karar verilen borçlunun, bu kararın kendisine tefhim ya da tebliğinden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmasının gerektiği şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın tefhimden itibaren üç gün içinde mal beyanında bulunmadığı, müşteki vekilinin de şikayet hakkının üç günlük sürenin bitmesiyle başlayacağı dikkate alındığında, şikayetin süresinde olduğu gözetilmeksizin itirazın reddi yerine yazılı şekilde itirazın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle Zonguldak 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 07.01.2008 tarih ve 2008/771 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/628
KARAR NO : 2008/1304
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu M... Sağlam’ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337/1.maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Manavgat İcra Mahkemesinin 12.03.2007 tarihli ve 2006/1368 esas, 2007/479 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.07.2007 tarihli ve 2007/702 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, 2004 sayılı İİK’nun 75/1.maddesinde “İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.” hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre, sanık M... Sağlam vekili tarafından süresi içerisinde borca itirazda bulunulduğu, bu sebeple itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmeden mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 23.11.2007 gün ve 59677 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 25.12.2007 gün ve K.Y.B.2007/273161 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; Borçlu hakkında Manavgat 1.İcra Müdürlüğünün 2006/1411 esas sayılı dosyası ile 29.077.83 YTL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takibe başlandığı, ödeme emrinin 20.05.2006 tarihinde tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde 29.05.2006 tarihinde borca itiraz ettiği, alacaklı tarafça itirazın iptali veya kaldırılması yönünde bir işlem yapılmadığı, bu durumda İİK’nun 75.maddesi gereğince borçlunun mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığının anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin kabulü ile, Antalya 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 06.07.2007 tarihli ve 2007/702 müteferrik sayılı karının bozulmasına,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Boçlu M... Sağlam hakkında mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı disiplin hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
ESAS NO : 2008/628
KARAR NO : 2008/1304
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu M... Sağlam’ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 5358 sayılı Yasa ile değişik 337/1.maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Manavgat İcra Mahkemesinin 12.03.2007 tarihli ve 2006/1368 esas, 2007/479 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.07.2007 tarihli ve 2007/702 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, 2004 sayılı İİK’nun 75/1.maddesinde “İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.” hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre, sanık M... Sağlam vekili tarafından süresi içerisinde borca itirazda bulunulduğu, bu sebeple itirazın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmeden mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 23.11.2007 gün ve 59677 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 25.12.2007 gün ve K.Y.B.2007/273161 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre; Borçlu hakkında Manavgat 1.İcra Müdürlüğünün 2006/1411 esas sayılı dosyası ile 29.077.83 YTL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takibe başlandığı, ödeme emrinin 20.05.2006 tarihinde tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde 29.05.2006 tarihinde borca itiraz ettiği, alacaklı tarafça itirazın iptali veya kaldırılması yönünde bir işlem yapılmadığı, bu durumda İİK’nun 75.maddesi gereğince borçlunun mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığının anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin kabulü ile, Antalya 1.Ağır Ceza Mahkemesinin 06.07.2007 tarihli ve 2007/702 müteferrik sayılı karının bozulmasına,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Boçlu M... Sağlam hakkında mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı disiplin hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
- Admin
- Site Yöneticisi
- Mesajlar: 29680
- Kayıt: 22 Mar 2012 12:08
- Meslek: Hukukçu
- İletişim:
Re: Mal beyan mecburiyeti müddeti, başlangıcı - İİK. 75. Md.
YARGITAY 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/640
KARAR NO : 2008/1299
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu ...Anlar’ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Tekirdağ İcra Mahkemesinin 01.06.2007 tarihli ve 2007/220-2359 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, borçlu sanığın 21.11.2006 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine 19.02.2007 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında 2004 sayılı İİK’nun 75/1.maddesinde “İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.” hükmünün yer aldığı, durdurulan takibin akibeti araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 28.11.2007 gün ve 60505 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 24.12.2007 gün ve 2007/278730 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre;Borçlu hakkında Tekirdağ 1.İcra Müdürlüğünün 2006/7676 esas sayılı dosyası ile 1.865.93 YTL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takibe başlandığı, ödeme emrinin 15.11.2006 tarihinde tebliği üzerine borçlunun 24.11.2006 tarihinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine 19.2.2007 tarihinde takibin durduğu, alacaklı tarafça itirazın iptali veya kaldırılmasına dair verilen kararın borçluya tebliğine rağmen süresi içerisinde mal beyanında bulunmamak suretiyle atılı suçun işlendiği ispatlanamadığına göre, borçlu hakkında 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin kabulü ile Tekirdağ İcra Mahkemesinin 1.6.2007 tarihli ve 2007/220-2359 sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden,
Borçlu Ali ... hakkında mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı disiplin cezası verilmesine yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 4.3.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
ESAS NO : 2008/640
KARAR NO : 2008/1299
Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu ...Anlar’ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337.maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair, Tekirdağ İcra Mahkemesinin 01.06.2007 tarihli ve 2007/220-2359 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile, borçlu sanığın 21.11.2006 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine 19.02.2007 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında 2004 sayılı İİK’nun 75/1.maddesinde “İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.” hükmünün yer aldığı, durdurulan takibin akibeti araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 28.11.2007 gün ve 60505 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 24.12.2007 gün ve 2007/278730 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre;Borçlu hakkında Tekirdağ 1.İcra Müdürlüğünün 2006/7676 esas sayılı dosyası ile 1.865.93 YTL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takibe başlandığı, ödeme emrinin 15.11.2006 tarihinde tebliği üzerine borçlunun 24.11.2006 tarihinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine 19.2.2007 tarihinde takibin durduğu, alacaklı tarafça itirazın iptali veya kaldırılmasına dair verilen kararın borçluya tebliğine rağmen süresi içerisinde mal beyanında bulunmamak suretiyle atılı suçun işlendiği ispatlanamadığına göre, borçlu hakkında 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin kabulü ile Tekirdağ İcra Mahkemesinin 1.6.2007 tarihli ve 2007/220-2359 sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden,
Borçlu Ali ... hakkında mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı disiplin cezası verilmesine yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 4.3.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
kararara.com sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
-
İik.347 Şikayet Hakkının düşürülmesi
gönderen Hukuksever2323 » » forum Yargıtay Ceza Daireleri Kararları - 1 Cevaplar
- 1807 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Hukuksever2323
-
-
- 2 Cevaplar
- 807 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen IŞIKDEMİR
-
- 0 Cevaplar
- 226 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Admin