BU
YARGITAY KARARI 2012 YILININ EN İYİ İÇTİHADI SEÇİLMİŞTİR.
(Yılın
İçtihadı seçim süreciyle ilgili bilgileri ve oy dağılımını görmek için
bu bağlantıya gidiniz...)
YARGITAY 13. Hukuk
Dairesi
2012/23738 Esas Numarası
2012/25211 Karar Numarası
MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi
Sıfatıyla)
MAHKEMENİN KARAR TARİHİ : 07/08/2012
NUMARASI : 2012/80-2012/162
DAVACI : ...
DAVALI : ... Bankası
Özet: Konut kredilerinde, diğer ücret ve masraflar başlığı altında,
masraf, komisyon, expertiz ücreti vs gibi miktarı sözleşme tarihi
itibariyle belirlenmeyen ve ileride doğması muhtemel masrafların da
tüketiciden alınacağına dair, tek taraflı olarak tanzim edilen hükmün,
yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğunun kabulü
gerekir. Fakat sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen sigorta
primlerine ilişkin kayıtlar haksız şart niteliğinde değildir. Çünkü
kredi sözleşmelerindeki hayat sigortası tüketicinin bir menfaatini ihlâl
etmekle birlikte, ona önemli avantajlar da sağladığından, bu kaydın
tüketicinin zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir.
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen
hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya
incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı; 24/11/2008 tarihinde davalı bankadan 74.000 TL tutarlı konut
kredisi kullandığını, kredi kullandığı tarihte banka tarafından masraf
ve expertiz masrafı olarak 1.975,00 TL tahsil edildiğini, daha sonra
konut kredisi faizlerinin düşmesi üzerine 15/04/2009 tarihinde ve
29/09/2009 tarihinde 2 kez ödeme konut kredisinin yeniden
yapılandırılması için bankaya müracaat ettiğini, 1. yapılandırmada %4
komisyon üzerinden 2.818,00 TL, 2. yapılandırmada %3 komisyon üzerinden
1.955,00 TL tahsil edildiğini, hem kredi başvurusu sırasında hem de
yapılandırmalar sırasında alınan komisyon, masraf, expertiz ücreti vs.
adı altında toplam 6.748,00 TL tahsil edildiğini belirterek, kendisinden
masraf, komisyon vs adı altında alınan 6.748,00 TL'nin yasal faizi ile
davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı banka tarafından yapılan tahsilatlara ilişkin
taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde
bulunduğu gerekçesi ile Davanın kabulü ile 6.748,00 TL'nin dava
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan
alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından
temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun
gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir
isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı
dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Standart sözleşmeler, içeriğini kısmen veya tamamen genel işlem
koşullarının oluşturduğu, tarafların karşılıklı müzakereleri sonucu
değil, aksine, taraflardan biri veya üçüncü kişi tarafından önceden
hazırlanmış hükümlerin kullanıldığı sözleşme tipi olarak tanımlanmakta
olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı
Kanunla değişik 6. maddesi ile, Avrupa 2012/23738-25211
Konseyi’nin 05.04.1993 tarihli, 1993/13/AET Yönergesinde ve bu
yönergeyi iç hukuklarına aktaran Avrupa Birliği ülkelerinde, standart
sözleşmelerde yer alan hükümlerin ve özellikle bu sözleşmelerin
içeriğini oluşturan genel işlem koşullarının, haksız şart olduğuna
ilişkin bir karine öngörülmüştür. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun
6.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, “ Bir sözleşme şartı önceden
hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle
tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle
müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak
değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu
sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün
müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin
uygulanmasını engellemez” hükmü yer almaktadır. Yine 4077 Sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6.
maddesi ile sözleşmelerdeki “haksız şart” kurumu düzenlenmiş ve satıcı
ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak
sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve
yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici
aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşullarının haksız şart olup,
taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan
haksız şartlar tüketici için bağlayıcı olmadığı belirtilerek, satıcı
veya sağlayıcının, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri
sürüyorsa, bunu ispat yükünün ise ona ait olduğu belirtilmiştir. 4077
Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31 maddelerine dayanılarak hazırlanan
Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7.
maddesinde ise "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici
ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartların batıl olduğu” hükmü
getirilmiştir.
Dosya kapsamına göre; taraflar arasında Konut Kredisi Sözleşmesi
düzenlenmiş olup, kredisi sözleşmesinin 6.maddesinde; sözleşme ekindeki
belgeler ve kredi ile ilgili her türlü işlemin gerektirdiği, tescil,
onay, fek vs ye ait her türlü vergi harç ve fon payları ve
giderler/masraflar, mevcut veya ileride yasalarla öngörülebilecek tüm
vergi fon ve harçlar ile bankaca yapılacak tüm masrafların tamamıyla
müşteriye ait olacağı belirtilmiş ise de; anılan maddenin taraflarca
ayrıca ve açıkça müzakere edildiği hususu kredi veren tarafından
ispatlanmadığı gibi diğer ücret ve masraflar başlığı altında, miktarı
sözleşme tarihi itibariyle belirlenmeyen ve ileride doğması muhtemel
masrafların da tüketiciden alınacağına dair, tek taraflı olarak tanzim
edilen hükmün, yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri
karşısında haksız şart olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki incelenen
dosya içeriğine göre, davacıdan yapılan tahsilatlar içerisinde, dosya
masrafı ve komisyon ödemeleri dışında, sözleşme kapsamında alınan
sigorta bedeli ile ekspertiz ücretinin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar mahkemece, kredi sözleşmesi
kapsamında yapılan hayat sigortasına ilişkin hükümlerin ve bu kapsamda
sigorta priminin davacıdan tahsil edilmesinin tüketici aleyhine haksız
şart oluşturduğu gerekçesiyle davanın 2012/23738-25211
Kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de, bir sözleşme hükmünün
haksız şart olarak kabulü için gerekli bulunan açık ve haksız oransızlık
unsurunun gerçekleşen somut olayda bulunmadığı anlaşılmaktadır zira,
sözleşmenin bir hükmü, tüketicinin bir menfaatini ihlâl etmekle
birlikte, ona önemli avantajlar da sağlıyorsa, bu kaydın tüketicinin
zararına olduğunu söylemek olanaklı değildir. Davalı bankanın kredi
borçlusunun hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının kredi borcunun
teminat altına alınması olduğu, ancak belli bir prim ödeme borcu
getirmekle birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında davacı
sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca,
sözleşme kapsamında davadan tahsil edilen sigorta primlerinin ilişkin
kayıtların haksız şart niteliğinde olduğu gerekçesiyle ödenen primlerin
davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davalı bankanın tacir olup, yaptığı masrafları tüketiciden isteme
hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut uyuşmazlığın tüketici
hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, bankanın ancak davaya konu
kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli masrafları tüketiciden
isteyebileceğinin kabulü gerekir. Buna göre; mahkemece, davalı bankadan
bu yönde delilleri sorulduktan sonra, bilirkişiden yukarıda belirtilen
açıklamalar ışığında ve kredinin kullanılması için zorunlu ve belgeli
masrafların neler olduğunun tespiti noktasında rapor veya ek rapor
alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu
yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın tümden
kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz
itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenler ile davalının temyiz
itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin
alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi
uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 8.11.2012
gününde oybirliğiyle karar verildi. |